top of page

AKADEMİNİN GÖRÜNMEZ MERDİVENLERİ: Kadınlar Nereye Kadar Yükselebiliyor?

Akademi, herkes için eşit fırsatlar sunan bir alan mı? Kadın akademisyenler için bu sorunun cevabı her zaman net değil. Üniversite sıralarında artan kadın öğrenci sayısı umut verici olsa da, akademik yükseliş söz konusu olduğunda farklı bir tablo ortaya çıkıyor. Kadın akademisyenler, kariyerlerinin ilk basamaklarında güçlü bir şekilde varlık gösterirken, yükseldikçe yollarının neden daha engebeli hale geldiğini sorgulamak gerekiyor.


Akademi, bilgiye adanmış zihinlerin bir araya geldiği, düşüncenin özgürce şekillendiği bir dünya... Yıllar içinde bu dünyaya daha fazla kadın adım attı. Bugün, Türkiye'de üniversite öğrencilerinin %51,7'si kadın. Kadın akademisyen oranı ise %46,4 ile Avrupa ve OECD ortalamasını bile geride bırakıyor. Bilimin kalbinde kadınlar var! Ancak bir noktaya kadar...

Yükselmek isteyen kadın akademisyenler için merdivenler bir noktadan sonra görünmez hale geliyor. Araştırma görevlisi olarak başladıklarında sayıları %53,8. Doktor öğretim üyesi olduklarında %47,4’e, doçent olduklarında %41,8’e, profesör olduklarında ise yalnızca %34,3’e düşüyor. Yani akademiye güçlü adımlarla giren kadınların, en tepeye çıkarken yolları daralıyor. Bu yolun neden bu kadar engebeli olduğu sorusu ise hâlâ ortada duruyor.

Bilim Bahçesinde Büyümek
Kadın akademisyenler bilim bahçesine kök salıyor, fidanlar dikiyor, büyütüyor, akademiye katkı sağlıyor. Ancak gökyüzüne en çok yaklaşan, en geniş dallara sahip olan ağaçlar hâlâ çoğunlukla erkek akademisyenlere ait. Bu, yalnızca bireysel kariyer yolculuklarını değil, bilimin ve akademinin geleceğini de etkiliyor.

Üniversite yönetimlerine bakıldığında tablo daha da dikkat çekici hale geliyor. Dekanların yalnızca %18’i, rektörlerin ise %8’i kadın. Oysa akademiye en başından büyük bir hevesle katılan kadınların, yönetim kademelerinde daha fazla yer alması en doğal beklenti değil mi?

Deniz Fenerleri Daha Parlak Olmalı
Bir kadın akademisyen yükseldiğinde, ardında gelenlere ışık olur. Ancak en tepedeki fenerlerin büyük kısmı hâlâ erkeklerin elinde. Yükseköğretim Kurulu’nda (YÖK) 19 üyeden yalnızca 3’ü, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Yönetim Kurulu’nda ise 11 üyenin yalnızca 1’i kadın. Bilimin, araştırmaların ve akademik kararların şekillendiği masalarda kadınların sesi daha gür çıkmalı.

Sayılar Yeterli mi?
Kadın akademisyenlerin sayısındaki artış umut verici. Ama gerçek eşitlik yalnızca sayılarla değil, fırsatlarla da ölçülmeli. Akademide yükselmek isteyen kadınların karşılaştığı görünmez engeller aşılmadıkça, eşitlik tam anlamıyla sağlanmış olmayacak. Kadın akademisyenlerin yollarını aydınlatan deniz fenerlerini güçlendirmek, bilimin geleceğini de aydınlatmak demek.

Akademi herkesin eşit şartlarda yükselebildiği bir alan olmalı. Görünmez merdivenleri görünür hale getirmek hepimizin sorumluluğu...
 
 

Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen

Psikolog, Akademisyen, Ebeveyn Danışmanı, Çift ve Aile Danışmanı

İstanbul / Türkiye

 

Eğitimlerden ve blog yazılarından haberdar olmak için abone olabilirsiniz.

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz!

  • LinkedIn
  • X
  • Instagram
bottom of page