YETİŞKİNLİKTE TERKEDİLME KORKUSU: İçimizdeki Küçük Çocuğun Hikâyesi
- Dilek Şirvanlı Özen
- 24 Mar
- 2 dakikada okunur
Bir kapının kapanış anını hatırlayın.. O hafif tok ses, ardından gelen sessizlik ve içinizde anlamlandıramadığınız bir boşluk… Bazen bir vedanın, bazen bir mesafenin, bazen de hiç gelmeyen bir mesajın yankısıdır bu. O an, içimizde bir yerlerde saklanmış olan o küçük çocuk gözlerini korkuyla açar. “Yalnız mı kaldım?” diye fısıldar. Oysa yetişkiniz, güçlü ve ayaktayız. Peki, neden içimizde hala bir terk edilme korkusu taşıyoruz? Neden her uzaklaşan adım, yüreğimizde derin bir boşluk bırakıyor? Belki de cevap, yıllar öncesinde saklıdır…

Bazen bir ilişkinin içinde, mantığımız her şeyin yolunda olduğunu söylese de içimizde küçücük bir fısıltı eksik olmaz: Ya giderse? Ya yalnız kalırsam? İşte bu, terk edilme korkusunun ta kendisidir. Bazen bir mesaj gecikir, bazen bir bakış değişir ve içimizdeki o küçük çocuk panikle sahneye çıkar.
Peki, bu duygu nereden gelir? Neden yetişkin bir birey olarak, çocukken hissettiğimiz gibi kaybolmuş ve güvensiz hissederiz?
Terk Edilme Korkusu Nereden Geliyor?
Terk edilme korkusu, çoğu zaman çocuklukta şekillenir. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde, bir çocuğun dünyası ebeveynleri ya da bakım verenleri etrafında döner. Eğer çocuklukta güvenli bir bağlanma ilişkisi kurulmuşsa – yani ebeveynler tutarlı, destekleyici ve duygusal olarak ulaşılabilirse – bu temel güven hissi yetişkinlikte de korunur. Ancak, eğer bakım verenler dalgalı, tutarsız ya da ilgisiz olmuşsa, çocuk içselleştirir: Bağ kurduğum insanlar beni terk edebilir. Sevgi her an elimden kayıp gidebilir.
Bu inançlar bilinçaltında yıllarca saklı kalabilir. Ta ki biri gelir ve bizi sevmeye başladığında aniden canlanana kadar. Bir yetişkin olarak, aslında geçmişte hissettiğimiz o kaygıyı şimdiki zamana taşırız. Partnerimiz eve biraz geç kalır, mesajımıza anında cevap vermez ya da bir gün sevgisini eskisi kadar açıkça göstermeyebilir. O an içimizdeki çocuk fısıldar: Gidiyorlar… yine yalnız kalıyorum.
Bu Korku Kendini Nasıl Gösteriyor?
Bu korku her zaman açıkça kendini belli etmez. Bazen aşırı bağımlılık olarak çıkar – partnerimizin sürekli yanımızda olmasını istemek, yalnız kalmaktan kaçınmak, her şeyin kontrolümüzde olmasını sağlamak. Bazen de tam tersi bir biçimde ortaya çıkar – bağlanmaktan kaçınmak, terk edilmeden önce terk etmek, duygusal mesafeyi koruyarak kendimizi korumaya çalışmak.
Bu Korkuyla Nasıl Vedalaşabiliriz?
Bir bavulu yıllarca taşımışsınızdır, ağırlığını o kadar kanıksamışsınızdır ki artık fark etmezsiniz bile. Ama bırakmak düşündüğünüzden daha erişilebilir olabilir.
Kendi Hikâyene Kulak Ver Bazen içimizdeki küçük çocuğa kulak vermek iyi gelir. Hangi anlarda kaygının yükseldiğini, hangi durumların bu korkuyu tetiklediğini fark etmek, kendini anlamanın ilk adımı olabilir.
Geçmişin Gölgesini Hafiflet Geçmiş bazen bugüne gölge düşürebilir. Oysa şu an yanınızdaki kişi, geçmişte sizi üzen, terk eden ya da hayal kırıklığına uğratan kişi değil. Belki de bugünün gerçekliğine daha yakından bakmak gerek.
Duygularınla Dalgalanmayı Öğren Terk edilme korkusu, genellikle yoğun duygularla gelir. Bu dalgaların içinde kaybolmamak için nefesinize odaklanmak, bedeninizin verdiği tepkileri anlamaya çalışmak ve kendinizi yatıştırmanın yollarını keşfetmek rahatlatıcı olabilir.
İçindeki Küçük Çocuğa Şefkatle Yaklaş İçimizde, yalnız kalmaktan korkan küçük bir çocuk var. Onu fark etmek, ona güven vermek ve "Seninleyim, seni bırakmayacağım" diyebilmek güçlü bir adımdır.
Bağ Kurmanın Gücünü Keşfet Güven, zamanla inşa edilen bir şeydir. Partnerinizle açık iletişim kurmak, korkularınızı paylaşmak ve birlikte sağlam bir bağ geliştirmek mümkün olabilir.